fbpx

GERÇEKTEN İSTERSENİZ ve EMEK VERİRSENİZ

Okul hayatımın başından itibaren öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın beğenip takdir ettiği bir öğrenci oldum. Bunda ailemin de payı büyüktür. Çünkü öğretmen çocuğu olmanın yarattığı bazı durumlar vardır. Okulu ve dersleri aksatamazsınız. Aileniz buna izin vermez. Yani sorumluluklarınızı yerine getirmek zorundasınız.  

Bunun haricinde ben hiçbir olayı kaçırmak istemeyen, arkadaşlarıyla zaman geçirmeyi seven bir insan olmuşumdur. Sonuçta bu ikisini birlikte idare etmeye çalışmak zaman problemini ortaya çıkarıyordu. Bu yüzden ben de daha ilk okuldaki yıllarımda dersleri takip edebilmeyi öğrendim. Dersi iyi dinlemeyi ve dersi derste öğrenebilmeyi. Bu sayede sürekli hayatın içinde kalabildim ve sosyal yaşantımla okul hayatımı aynı anda idare edebildim. Ortaokuldan sonra Antalya'ya gelip fen lisesine başladım. Liseye uyum sağlamam da zor olmadı bunda yurtta kalmamın da payı büyüktü. Ben yine eski taktiğim olan dersi derste öğrenme ile ekstra çalışmaya ihtiyaç duymadan okulu idare edebiliyordum.

Ta ki 11. sınıfa kadar. Ben lisenin hiç bitmeyeceğini düşünürken insanlar sınavın yaklaştığını fark edip çalışmaya başlamıştı. Belki de ilk kez sıralamalarım beklenenin altındaydı. Öğretmenlerim ve ailem tarafından çalışmamakla, sorumsuzlukla eleştiriliyordum.

Lisenin son yaz tatili geldiğinde artık işler iyice ciddileşmişti. Başarılı arkadaşlarım artık kendini iyice çalışmaya vermişti. Üç sene çalışmamanın eksiğini ve korkusunu hisseden arkadaşlarım da bir an önce çalışmaya başlama derdindeydi. Ben de kendi başıma disiplinli bir çalışma yapamayacağımı bildiğim ve konulara kendim çalışmaktansa konuları derste dinlemeyi tercih ettiğim için bir Ygs kursuna kayıt oldum. Ygs çalışmak benim için eğlenceli sayılırdı. Kısa sürede çok soru çözebiliyor, içimi rahatlatabiliyordum. Ayrıca Ygs'de sosyal dersler de önemliydi ve ben de sosyal derslere her zaman ilgiliydim. Ygs çok çalışma sınavı değildi. Önemli olan hızlı düşünmek, sakin ve pratik olmaktı. Yani tam da benim sınavımdı.

Yaz kursu bittikten sonra ''Hangi dersaneye gitmeliyim?'' sorusu gündeme geldi. Arkadaşlarıma da danıştıktan sonra Renk'in benim için doğru yer olabileceğini düşündüm. Kendimi sıkmaya, bir masada saatlerce oturup ders çalışmaya hiç alışkın değildim. Ama bunu yapmak zorundaydım. Renk'in yaz kursuna giden arkadaşlarımla görüştüğümde gününün neredeyse tamamını dersanede harcayıp nasıl dersanelerinden memnun olabilirler diye düşünmüştüm. Ben de Renk'in ödüllü sınavına kaydoldum. Ygs beni yarı yolda bırakmamıştı ve tam burs kazanmamı sağlamıştı. Görüşme için gittiğimde gayet hoş karşılandım, tebrikler aldım bunlar normaldi ama birden elime bir sözleşme tutuşturuldu. Osman Hoca da seninle görüşmek istiyor dendi ve odaya girdim. Tanışma kısmının ardından Osman Hoca bana sözleşmeye uyabileceksem ve gerçekten çalışmayı düşünüyorsam Renk'e gelmem gerektiğini söyledi. Daha sonra bana '' Sınavda birinci oldum diye burnu havada çocuğun biri çıkar diye korkuyordum. İyi ki öyle değilmiş.'' demişti. Açıkcası ben de beklediğim gibi biriyle karşılaşmamıştım. Osman Hoca sonuca odaklı, süslü laflardan ve pohpohlamalardan uzak açıksözlü bir insandı. Görüşmeden sonra kuruma güvenmiştim. Sözleşmeye uymayı ve çok çalışmayı kabul ettim. Ve en önemlisi kendime de '' Bu sene çok çalışacağım'' diye söz verdim. Maraton böylece başladı.

Önceleri okuldan çıkınca dersaneye gitmek ve yurda nerdeyse gece yarısı dönmek çok zor geliyordu. Böyle devam edemeyeceğimi düşünüyordum. Ancak zaman geçtikçe kamp salonuma, öğretmenlerime ve yeni arkadaşlarıma iyice alıştım. Ve artık Lys'ye başlamaya karar verdim. Bir yandan da dersane denemelerine giriyor ve denemelerden iyi sonuçlar alıyordum. Okul, dersane, yurt arasında koşuştururken zaman o kadar hızlı geçmişti ki birden Ygs zamanı gelip çattı. Ancak üstümde ekstra bir baskı hissetmiyordum. Dersanede de okulda da derece yapabilecek öğrenci olarak görülen 10-15 kişiden biriydim sadece. Sınav yaklaştıkça heyecanım arttı ancak korku hissetmedim. Çünkü hayatımda ilk kez gerçekten çalışmıştım. Sürekli dışarıda gezmek varken masada oturup çalışmamın bedelini sınavdan almaya kararlıydım. Sınavdan çıktığında rahatlamıştım, üzerimden yük atmış gibiydim. Yapabileceğimi yapmıştım artık ikinci sınavı düşünmeliydim.

Ygs sonucuma ilk baktığımda bir an duraksadım. İçimde birden fazladan canlılık hissettim diyebilirim. Ailemin ve arkadaşlarımın gurur duyduğunu hissettiğimde gerçekten iyi bir şey yaptığımı fark ettim. Tebrikleri tevazuyla karşılamaya ve bir an önce Lys hazırlıklarına başlamaya çalıştım. Her zamankinden daha fazla destek alıyordum. Doğal olarak daha fazla baskı hissediyordum. Ayrıca Ygs'de kendime güvensem de Lys adına benden çok daha iyilerin olduğunu düşünüyordum. Ancak bu düşünce beni engellememeliydi. Kimin ne yapacağını, sıralamamın ne kadar düşeceğini düşünmeden elimden geldiğince çalışmaya devam ettim. Aslında Ygs sonucumun beni ateşlediğini söyleyebilirim. Sonucum bana eğer çabalamaya devam edersem iyi şeyler yapabileceğimi söylüyordu. Ayrıca sınav sürecine iyice uyum sağlamıştım. Derslere verimli çalışıyordum. Yıl boyunca hiçbir zaman bir yemek arasını kamp salonunda geçirmedim veya tenefüsleri kaçırmadım. Ders saatlerinde kendimi vermeye, dersi anlamaya çalışıyordum. Ama dinlenmem için verilen süreyi de hep sonuna kadar kullanıyordum. Bu süreler gerçekten dinlenmemi ve derse hazır hale gelmemi sağladı diyebilirim. Bir iki saat ders çalıştıktan sonra arkadaşlarımla geçirdiğim yarım saat tüm yorgunluğumu alırdı. Tabiki bunun için arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Lys'nin gelişi ise çok daha hızlı oldu. 3 aylık süre göz açıp kapayıncaya kadar bitmişti. Sınav yaklaştığı zaman Ygs sıralamam veya başkaları ne diyeceği benim için önemli değildi. Kimseye karşı sorumluluğum yoktu. Aileme, öğretmenlerime karşı sorumluluğum çalışmaktı. Elimden geldiği kadar çalışmıştım, yapabileceğim ancak bu kadardı. Yani içim rahattı. Yine girmeliydim yine hakettiğimi alıp çıkmalıydım. Sınav bitti, tatil başladı tabiki aklımızın bir köşesinde sınav sonuçları duruyordu. Sınav sonucumun iyi geleceğini biliyordum ancak sonucuma baktığımda gerçekten güzel bir sürprizle karşılaştım. Açıkcası bu konuyla ilgili ne diyeceğimi hala tam olarak bilmiyorum.
Sınava hazırlanan arkadaşlarıma öneri olarak da şunları söyleyebilirim: Öncelikle kendinize güvenmeniz gerekiyor, başarılı insanların sizden üstün hiçbir tarafı yok. Ayrıca sınavın sizden daha değerli olmadığının farkında olmalısınız. Sınav senesi de olsa eğlenmek, hobilerinizle ilgili vakit geçirmek, arkadaşlarınızla birlikte olmak sizin hakkınız. Bunun dışında iyi sonuç elde etmek için hem çok hem de verimli çalışmak zorudasınız. Ders çalışırken derse ilgili olmanız ve odaklanmanız gerekir. Yani diyeceğim gerçekten isterseniz ve emek verirseniz hedeflerinize ulaşmanız hiç de zor değil. Sınava hazırlanan arkadaşlara şimdiden başarılar diliyorum.

- Arif YILMAZ

 

YKS-TYT'ye Kalan Süre
Gün Saat dk sn
YKS - TYT: 21 Haziran 2025
YKS - AYT: 22 Haziran 2025
LGS'ye Kalan Süre
Gün Saat dk sn
LGS: 15 Haziran 2025

Uzaktan Eğitim Portalı

Özel Renk Eğitim Kurumları
Sinan mh. 1254 sk. Aras Bedesteni No:18/L Muratpaşa / Antalya